Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sizi gidi tükenmişler !!!

Resim
Feri : İnsan tükenir mi hiç  Tükenirmiş Tükenmişlik sendromu boşa söylenmiyor ya  arkadaş Sigara tükenir Ekmek tükenir Maaş tükenir Beden tükenir Umut tükenir Aşk tükenir ... Tabi ki ruh da tükenir İyi bak aynada göremediğine Ve sahip çık Çünkü; Hayatta eskimeyecek ne varsa tükettik be arkadaş Keşke eskitseydik.   Yaz bunu Münü, ülkemizde ki patlamalardan sonra şizofreniye bağlayıp, korkarak kalabalık yerlere giden Feri'yi tükettim. Şu saatten sonra herhangi bir patlamada mı can veririm yoksa doksanlarında torun severken ecelimle mi ölürüm bilemem ama tek bildiğim şey; yaşadığım her saniyeden zevk almaya ve korkularımdan kurtulmaya çalışacağımdır. Çünkü ben buyum. :)  Unutma ve tekrarla Münü, Eskimeyecek ne varsa tükettik Keşke eskitseydik!!! Mutlu yarınlar efenim. 

çok güzel günler göreceğiz

Resim
Gurbi; Anlatacağım ne çok şey birikti Münücüğüm... Kötü günler geçsin deyip geçene kadar sessiz bekleyelim dedik, her geçen gün daha kötü şeyler oldu ülkemizde... Haber dinlemeyeyim, okumayayım, fotoğrafları görüp kalbimin kalan kısmını da elimle dağlamayayım diye tüm haberlerden kaçarken Ozan Can’ın saçlarını koklayarak öpen babası ve huzurla gülümseyen oğlunun fotoğrafı takılıyor gözüme.. Hani içi huzurla dolunca yüzüne yansır ya insanın mutlu ve dingin bir gülüşü olur, yüzünde o var Ozan’ın... Sosyal medyada ana sayfadaki haber akışında, cenaze töreninde babasının, bir hayvanın acıyla ulumasını andıran ağlamasıyla Ozan’ın tabutuna kapanışını gördüm. Sonraki gün üç askerimiz şehit oldu, bir sonraki gün beş askerimiz...her biri benden on yaş küçük çocuklar... Özetle Münücüğüm, biz umutlu olalım, güçlü olalım dedikçe her gün bir yeni kötü haber daha aldık.. Daha kötüsü olmasın diye dua ederken bulduk kendimizi endişeyle, sakın alışmayalım diye birbirimizi tembihlerken bulduk

bu mudur? :)

Resim
Feri :  Şimdi benim söyleyip, Münümün yazdığı bu yazıyı okuyan, evet evet sen, çok güçlüsün. Cinsiyetinin ne olduğu zerre kadar önemli değil. Sadece bu güce inanman yeterli. Ama... Hayatta bazen değiştiremediğimiz durumlar vardır. Onları isteğine göre şekillendiremezsin sadece kütleştirebilirsin ya da o duruma alışıp “ aaa istediğim de tam olarak buydu” kafasına gelirsin. Tabi aklındaki her neyse onun için çabala, çabalamazsan yaşadığını anlamazsın, ama olmazsa mutsuz olma demeye çalışıyorum.  Münüm sen sormadan ben örnekleme safhasına geçeyim. Örneğin; kız çocukları babaya düşkün olur derler. Nasıl ya? Şimdi gece gündüz anneler sevgi mesaisi harcasın,evlatları annelerinin etinden, sütünden (resmen inek hayvanını tasvir ediyor gibiyim ama neyse unuttum, unut gitsin yazmadım farz et)  faydalansın ama kız çocuğu büyüyünce babaya dellensin. Ayyyy çığlık çığlığa Kayseri’den Mars'a uçasım geldi. Ve ben bunu kabullenmiyorum arkadaş. Ne yapıyorum biliyor musunuz? Aklımla bin yaşa

ıssız adamlar ülkesi

Resim
Feri : Orhan Veli demiş ki; öyle bir zaman da gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Anlayacağınız ölüm kalım meselesi kadar önemli zamanlama. Gurbet de birgün dedi ki “ sabır iyidir lakin, kalp bekleyince bozulur”. Şimdi Münüm bu güzide iki cümleyi kafanda iki kez tokuşturunca bir nevi voltranı oluşturuyorsun ve sonuç olarak, mutlu aşk eşittir zamanlama sanatı tanımı ortaya çıkıyor. Bizler Yeşilçam ile büyümüş bir nesiliz. Bu yüzden genellikle ya birbirimize geç kalır ya da erken gelir ortada kalırız. -           Feri neden insan sevdiğinin değerini yanındayken bilmez ki? Bunun cevabını sana verebilecek olsaydım aşk acısı denen illetin kökünü kuruturdum. Ama maalesef sana verebileceğim tek şey, üzgün ve kaygılı bir emojidir yani ifadedir diyeyim de güzel Türkçe mi katletmeyeyim.   Ah Münüm aslına bakarsan, öyle çok uzun zamanların geçmesine gerek yok bir sevgiyi anlayıp, kabullenip, sahiplenip ve sindirebilmek için. Sadece bir an hissetmek hayatın ondan ibaret olduğunu, on

ütopyalar güzeldir

Resim
Gurbi; Hani hikayede diyor ya, ben iyi bir insan olacağım ve her iyiliğimin karşılığında sen o kütükten bir çivi sökeceksin. Nihayetinde çivisiz fakat delik deşik bir kütük kalacak elimizde. Bizim hikayemiz de ona döndü işte. O çivileri sökeceğiz belki, çukurları kalacak çivilerin. Yanağımızdaki çukura gamze deyip sempati kattığımız gibi, kalpteki çukurlara da gamze muamelesi yapar mıyız? O kadar pozitif gücü barındıran var mı aramızda? Kalbin gamzesi dersek çukurlara tüm derdi tasayı aşmış olur muyuz? Var mı öyle bir dünya? Cevabı şarkıda; ütopyalar güzeldir;)) Ben niye sürekli soru sorar oldum böyle Münücüğüm, Feri kuzusuna söyle çok özledim onu..

mehmet erdem

Resim
Gurbi; Bazı akşamlar başım ağrıyor Münü, kaşlarımdan başlayıp şakaklarıma doğru yayılıyor, bir taraftan da başımın üst kısmından enseme doğru yayılıyor. Öyle ağrı kesiciyle falan hafifletilir ağrılar değil bunlar Münücüğüm, Allah sana yaşatmasın;) Ağrım geçmesin, daha da kederlere gark olayım dediğim akşamlarda Mehmet Erdem dinlerim ben Münücüğüm. Altın vuruş yapılacaksa “yalan”ı dinlerim, altın vuruş kolaya kaçmak olur sürüneyim dersem sıradan böyle gider. Bu akşam “bir harmanım bu akşam” ile başlıyor. Uzun uzun cümle kurasın varken susulası akşamlardan bu akşam Münücüğüm, şarkıda da diyor ya; ...benim dermanım yok. Bir sürü soru sıralayıp kafanı bulandırmayayım, hadi kapat ışığı Mehmet Erdem dinleyelim.

beyin detoksu

Resim
Feri :  Harala gürele yaşarken,   hayat şartlarımıza uygun, homini de gırtlak pufidi kandil tumba yatak, yiyoruz değil mi? Ne yiyoruz, vücudumuza zararı var mı yediklerimizin hiç düşünmüyoruz. Yoksa yine mi GDO’lu ürün yedik. Ay evet Münüm benim de midem ağrıyor. Sence detoksumuz mu geldi acaba? Evet canım çiş gibi bir şey, detoksun geldi mi yapmalısın bence. Yapmazsan, kıvranırsın. Peki Münüm bedenimiz için yaptığımız bu arınmayı, örümcek ağına dönüşmüş beynimiz için neden yapmıyoruz.  - Feri yine coşmuşsun sen, anlat bir nasıl yapacağız bu detoksu?  Münüm iki adet acı biberi ve beş adet havucu mikser yardımıyla karıştırıyorsun, sonra içine bir avuç tuz atıp koruk ekşisinide yavaş yavaş ilave edip içiyorsun ve hemen ardından amuda kalkıyorsun ki beynine kan gitsin.  - Feri benimle alay ediyorsun ama! Münüm beyin detoksunda yapman gereken,  gereksiz yere hafızanda kalmış olayları ya da kişileri, unutmadığın üstüne vazife olmayan sözleri, enerjini düşüren insan

cemre sorunsalı

Resim
Gurbi; ·       *   Cemre nedir, niye düşer? ·      *   İnsanın gönlüne de cemre düşer mi? ·       *  Buz tutmuş kalbe cemre düşünce yumuşar mı kalp? ·       *  İnsan kendi mi gönüllü olur kalbine cemre düşmesine yoksa tamamen kontrolü dışında mıdır? ·       *  Kalbin sevdiğini aklama telaşı dediğimiz mevzu bu noktada mı devreye girer? ·       *  Yoksa kontrol dışı etki ile gelip kalbine düşen cemrenin işi midir bu? ·       *  Yumuşamaya yüz tutmuşsa kalp, kalpte havaya cemre düştüğünün işareti midir bu? ·       *  Suyuna ve toprağına da cemre düşerse kalbin baharı gelir mi?      Özetle; sılanın da dediği gibi Münücüğüm, ben yoruldum senin gücün var mı hala...

nereye ?

Resim
Feri :  Bazen küçücük bir anı bütün dengelerini mahveder. Uzun zamandır kurduğun, koruduğun düzenini yerle bir eder. Dokunamazsın, tabiki tutamazsın. Tabu oyununda yasaklı kelimeyi söylemiş gibi bir durum. Nasıl hissediyorum bilmek ister misin Münüm? Tabi ki hislerimin en ince ayrıntılarını yazıp yani dile getirip ruhuma harakiri yapmayacağım ama duygularımın ana fikrini söyleyebilirim.  Düşün ki tüm acılarımı domino taşı kılığına girdirmişim ve hayatımda birbiriyle ilişkili yerlere iliştirmişim. Şu an bir domino taşımı ellerimle devirdiğimi hissediyorum. Şakır, şakır, şakır, şakır... Evet tüm taşlarım yerle bir oluyor, seslerini duyuyorum. Düşüşlerini hissediyorum, görüyorum. Her bir taşı itinayla inceliyorum, hepsi bir ayrı güzel dostum. Anılarımın hepsi muhteşem. Tıpkı domino taşlarının yıkıldığında ortaya çıkan manzaranın güzelliği gibi. Acılarım bir muhteşem dostum. Başka acıları küçümsemek amacında asla değilim ama ölüm hiçbiriyle kıyas götürmüyor. Keşke binlerce kez