SEGEVMEGEK


İnsanoğlu ne zaman yabancılaştı birbirine? İki farklı dilden, iki farklı renkten, iki çocuk, iki saat boyunca kesintisiz anlaşıp oyun oynarken , iki rakamının mucizevi bir bağlaç görevi yoksa hayatta,  kaç yaş gerekliydi bizi ayrıştırmak için, kaç yıl gerekiyordu anlaşılmamak için.

                Güzel olan çocukluk muydu yoksa geçmemiş yıllar mı bilemedim. Yıl almasaydık heybemize hala güzel miydik? bu soruyu kendime sormaya cesaret bile edemedim.  

                Benim için kahraman olan bu iki çocuktan kızım olana nasıl anlaştınız arkadaşınla diye sorduğumda bana öyle şaşkın bir bakış attı ki utandım çünkü onların yaptığı normaldi ve anormal olan benim sorumdu. Sevgi evrenseldi. Bilmem anne anlaştık işte dedi. Cevap bu kadar basit ve anlamlıydı. Haklısın dedim ve sustum.  

                Ruhlarımız hazır olduğunda mı anlıyoruz gerçekleri yoksa gerçeklere ruhlarımız hazır olduğunda mı gereksiz anlam yüklüyoruz. Büyüdükçe biz ne yapıyoruz? Sevgi dilimizi kaybettiğimiz gibi nefret dilimizi biliyoruz. O bilediğimiz ilk bizi kesip atıyor. Kanımızda boğulmuyoruz belki ama düşüncelerimizle yavaş yavaş çürüyoruz. Bu sebeple çocuklar gibi özgür, günümüz yaşlıları kadar sağlam olamıyoruz.

-          Münü sen sevgi dilini biliyor musun?

-          Kuş dili gibi bir şey olsa gerek bu Feri.  Bence kullanıldığında çok seviliyor lakin sustuğunda çok çabuk unutuluyor.

-          Çok haklısın canım benim. O zaman bi’ tutam umut lütfen.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yunus balıgı silüetindeki bulut

bir gün asklar biter :)

dermanı yoktur bilirim*